Bir gün, uzak bir köyde, kasaba hayatından uzak, doğanın kucakladığı bir yerde, iki eski arkadaş, İsmail ve Elif, yürüyüşe çıkmışlardı. Her ikisi de farklı dünyalara sahipti: İsmail, çözüm odaklı, stratejik düşünmeyi seven bir adamdı; Elif ise duygusal, empatik ve her şeyin ilişkisel yönüyle ilgilenen bir kadındı. Ancak o gün, ikisinin de içini kıpırdatan bir soruya takıldılar: “Kuzu kestanesi nerede var?”
—
İsmail’in Çözüm Arayışı
İsmail, her zaman pratikti. Bir adım atarken, hemen çözüm arayan bir insandı. “Kuzu kestanesi”nin ne olduğunu pek bilmediği için Elif’e dönüp, “Nerede buluruz ki? Büyük ihtimalle sadece dağlarda vardır, değil mi?” diye sordu.
Elif ise her zaman olduğu gibi daha duygusal bir açıdan yaklaşmak istiyordu. Ancak İsmail’in çözüm arayışı onu engelledi ve bu soruyu daha fazla araştırmaya karar verdiler.
İsmail, telefonunu çıkararak kısa bir araştırma yaptı. Kuzu kestanesi, yani Aesculus turbinata, aslında Japonya kökenli bir ağaç türüydü. Avrupa ve Kuzey Amerika’da da bulunabiliyordu, ancak Türkiye’de, özellikle Karadeniz Bölgesi’nde yetişebileceğini öğrenmişti. “Ağaç, ılıman iklimi sever, dağlık alanlarda daha iyi büyür,” dedi İsmail, çözümünü bulmuş gibi.
Ama Elif, bir şeylerin eksik olduğuna hissediyordu. Bu sadece kuru bir bilgi değildi, her şeyin arkasında bir hikaye olmalıydı.
—
Elif’in Duygusal Yolculuğu
Elif, yavaşça ilerlerken aklına gelen bir anıyı paylaştı: “Bunu ilk kez, çocukken, babamla birlikte keşfetmiştim. Orta yaşlı bir adam, biraz dağcı gibi, kestane ağaçlarının arasından yürürken bana bir şey anlatmıştı. ‘Kuzu kestanesi, toprağa yumuşaklık verir,’ demişti. Birçok kişi için o kadar sıradan olan bu ağaçlar, aslında doğanın sıcak kalbi gibiydi. Hem sakin, hem güçlü, hem de gizemli…”
İsmail gülümsedi. “O zaman, aslında tam olarak bir yeri varmış, değil mi? Dağlarda bir yer. Karadeniz’de.” Ama Elif, onun sadece “bir yer” demesine izin vermedi. “Bir yerden çok daha fazlası, İsmail. Kuzu kestanesinin nerede olduğunu bilmek, oradaki duyguyu anlamak demek. Orada bir sakinlik, bir güç var.”
İsmail biraz düşündü. “Ama, Elif, veriler…” dedi, ama Elif sözü keserek devam etti. “Evet, veriler önemli. Ama bazen bir yere varmak, sadece harita kullanarak değil, o yolu yürüyerek olur.”
—
Kuzu Kestanesi ve İnsanlar Arasındaki Bağ
Yolculuk devam ederken, İsmail’in mantıklı aklı yerini Elif’in duygusal bakış açısına bırakmaya başlamıştı. İki arkadaş, Karadeniz’in ormanlarına doğru yöneldiler. Yavaş yavaş, aralarındaki mesafe azaldı ve bir süre sonra sessizlik, aralarındaki bağlantıyı güçlendirdi.
İsmail, birdenbire bir ağaç gördü. Geniş, yuvarlak yapraklar, kestane benzeri meyveler, kendine özgü bir enerji yaydığı her halinden belliydi. İşte kuzu kestanesi, ağaç bir süredir orada, kökleriyle toprağa bağlanmıştı. “İşte burada,” dedi İsmail, ama sesindeki bir şey değişmişti. Bu, sadece bir ağaç değil, bir his olmuştu.
Elif, ağaçla biraz daha yakından ilgilendi. Köklerinin toprağa sımsıkı sarıldığını, uzun yıllardır burada olduğunu fark etti. O an, bu ağacın sadece yetiştiği yerin değil, geçmişin, geleneklerin de bir parçası olduğunu hissetti. “Bu ağaç, sadece doğal bir varlık değil, aynı zamanda bir köprü gibi,” dedi Elif, gözleri parlayarak.
—
Kuzu Kestanesi Nerede Var?
Ve işte, İsmail ve Elif’in uzun yürüyüşlerinin sonunda öğrendikleri en önemli şey: Kuzu kestanesi, sadece Karadeniz dağlarında değil, aynı zamanda insanın iç dünyasında da vardır. Yetişebileceği yerler arasında zengin, ılıman iklimler ve dağlık alanlar yer alır; ancak bu ağaç, bir yere ait olmakla birlikte, hep bir gizemi de içinde taşır. Nerede var? İşte bu dağlarda, bu köyde, ama en çok da insanın duygularında var.
—
Sonuç ve Okuyuculara Sorular
Hikayemizi okuduktan sonra, siz de düşündünüz mü? Kuzu kestanesini sadece doğada bir yer olarak mı görüyorsunuz, yoksa onunla bağlantı kurarak içsel bir anlam mı arıyorsunuz? Sizce bu ağaç yalnızca yetiştiği yerle mi tanımlanır, yoksa ondan duyduğumuz hisle mi?
Kuzu kestanesi hakkında ne düşündüğünüzü ve onunla bağ kurmak için neler yapabileceğinizi bizimle paylaşın. Sizin hikayeniz de ne olabilir?